- Boşanma nedir?
Boşanma, geçerli olarak kurulmuş bir evliliğin, eşlerin sağlığında kanunda öngörülen sebep ve koşullara dayanarak mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir.
Boşanan eşler bu sıfatla birbirine yasal mirasçı olamaz ve boşanmadan önce yapılan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybeder.
Boşanma kararı eşlerden birinin açtığı dava üzerine hâkim tarafından verilir. Hâkimin vereceği gerekçeli kararın taraflara tebliğinden sonra süresinde temyiz edilmeyen karar kesinleşir.
Kararı veren mahkemenin yazı işleri müdürlüğü kararı kesinleştiği tarihten 30 gün içinde yazı işlerinin bulunduğu yer Nüfus Müdürlüğüne gönderir.
- Boşanma davasında hâkim hangi usullere göre karar verir?
Boşanma davalarında hâkim vicdanen kanaat getirmelidir. Olgular hakkında taraflara yemin öneremez. Tarafların ikrarı hâkimi bağlamaz. Hâkim kanıtları serbestçe takdir eder. Boşanmanın feri sonuçlarına (maddi manevi tazminat, nafaka, velayet vs) ilişkin anlaşmaların hâkimce onaylanması gerekir. Hâkim gerekli görürse duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.
- Boşanma davaları ne kadar sürer?
Her dava süreci mahkemenin iş yoğunluğu, dosyadaki delillerin toplanılması ve tebligat sürecine göre değişkenlik göstermektedir. Ancak ortalama bir süre vermek gerekir ise anlaşmalı boşanma davası 1 hafta ile 1 ay kadar sürmekte, çekişmeli boşanma davası ise 1-1,5 sene kadar sürmektedir.
- Boşanma davasında davayı ilk açan daha mı avantajlıdır?
Genellikle boşanma davasını ilk açan kişinin daha avantajlı olduğu kanısı vardır; ancak davada ilk açan olmak herhangi bir avantaj sağlamaz. Eşin dava açması halinde, diğer eş de açılan davaya karşı dava açma hakkına sahiptir. Önemli olan davada tarafların iddialarını hukuka uygun delillerle ispatlamasıdır.
- Anlaşmalı boşanma davasında avukat gerekli mi?
Tek celsede sona eren bir boşanma davası ve protokol düzenlenmesinin kolay nitelikte olduğu algısı nedeniyle avukatsız anlaşmalı boşanma davaları açılmakta ve sonuçlandırılmaktadır. Ne yazık ki çiftler evlilikten gelen haklarının neler olduğunu bilmeden dava açıp protokol düzenlemekte ve boşanma sonrasında hak kaybına öğrenmesiyle pişmanlık duymaktadır.
Boşanmada vekillik hizmetinden yararlanamayan çiftler, en azından bir avukatın danışmanlık hizmetinden yararlanarak haklarının neler olduğunu öğrenmelidir. Haklarını bilmeden dava açan kişi, haklarını kaybetmeye dava açmadan razı olmuş demektir.
- Eşlerden birisinin Türk vatandaşı olmaması Türkiye’de boşanmaya engel midir?
Türk Milletlerarası Özel Hukuk Mevzuatının 14. maddesinde; eşlerin ayrı vatandaşlığı olması halinde müşterek mesken hukuku, bulunmadığı halde Türk hukuku uygulanacağı düzenlenmiştir. Türk vatandaş olan eş, yabancı uyruklu eşinden boşanmak için Türkiye’de boşanma davası açabilecektir, Türkiye’de boşanmaya engel bir durum bulunmamaktadır.
- Ses kayıtları, Videolar, Facebook, Whatsapp mesajları delil sayılır mı?
Bir davada iddialarını ispatlamak isteyen taraf, mahkemeye hukuka uygun deliller sunmalıdır; hukuka aykırı deliller sunması halinde hem mahkeme hükme esas almayacak hem de suç işlemiş olacaktır. Bu nedenle kişinin ses kayıtları, videolar, Facebook ve Whatsapp mesajları kişinin rızası olmadan ele geçirilmiş ise özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlemiş olacaktır.
- Eşinden şiddet gören eş ne yapmalıdır?
Fiziksel şiddete uğrayan kimse, darp raporu almalı ve eşinden şikayetçi olarak suç duyurusunda bulunmalıdır. Şiddet gören eş savcılık, kadın sivil toplum kuruluşları, baroların kadın danışma merkezleri ve adli yardım kuruluşları, polis merkezleri, jandarma karakolları, sağlık kuruluşları ve Alo 183’ü arayarak başvuruda bulunabilir.
- Aile konutu şerhi nedir?
Ailenin birlikte mesken olarak kurmuş olduğu konut, aile konutudur. Aile konutu şerhi konulması halinde, eşlerden biri diğer eşin rızası olmadan kira sözleşmesini feshedemeyecek, tapuda malik olsa dahi konut satışını gerçekleştiremeyecektir. Bu nedenle eş, tapu sicil müdürlüğüne başvuruda bulunarak aile konutu şerhi koydurma talebinde bulunabilecektir.
- Boşanmada mal paylaşımı nasıl gerçekleşir?
01.01.2002 tarihi sonrasında gerçekleştirilen evliliklerde, mal ayrılığı rejimi var iken mallar kimin üzerinde ise o eş üzerinde kalıyordu. Ancak 01.01.2002 tarihi sonrasındaki değişim ile edinilmiş mallara katılım rejimi düzenlemesi getirilmiştir, böylece her iki eş evlilik birliği içerisinde edinilen mallarda yarı yarıya hak sahibidir.
- Düğünde takılan altınlar kadının hakkı mıdır?
Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre, düğünde takılan altınlar kadının hakkıdır. Düğünde altınlar, erkek eşe takılsa veya erkek eşin ailesi tarafından kadına takılsa dahi takılar kadının hakkıdır. Yalnız erkeğe özgü olan ve yalnızca erkeğin kullanabileceği takılar, kadına ait olmayacaktır. Bu duruma örnek olarak erkek saati verilebilir.
- Boşanmada Velayet Nasıl Belirlenir?
Boşanma davası devam ederken geçici olarak ve dava sonunda kesin olmak üzere hakim, çocuğun veya çocukların annenin mi yoksa babanın yanında mı kalacağını ve velayet hakkının kimde olacağını karara bağlarken çocuğun yaşını, ruhsal ve bedensel gelişimini daha genel ifadeyle çocuğun çıkarlarını göz önünde bulunduracaktır
Boşanma davaları her bireyin istemediği ancak bazı noktalarda mecburi olan bir durumdur. Her birey boşanma aşamasında; boşanma davası açmadan mutlaka bu konular hakkında detaylı olarak bilgi almak ister. Günümüzde internetin sıkça kullanılması ise kişilerin bu konular hakkında daha detaylı bilgi almasına yardımcı olsa da tam anlamı ile soruların cevaplarına ulaşamazlar. Aynı zamanda kişiler boşanma davaları sırasında avukat tutmak, danışmak konusunda da sürekli çelişkide kalmaktadır. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki boşanma davaları sürecinde herhangi bir avukat tutma zorunluluğunuz bulunmamaktadır. Fakat boşanma sırasında herhangi bir mağduriyet yaşamamanız açısından danışmak veya avukat tutmak sizin için avantaj olacaktır. Nereden kaynaklandığı belli olmayan o “boşanınca kız çocuk babaya, erkek çocuk anaya verilir” söylentisi uydurmadır. Boşanma davalarında velayet konusunda karar verilirken mahkemeler çocuğun yararını gözetirler. 3 yaşındaki bir çocuk anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyacağından, anne ile ilgili çok önemli bir durum olmadığı sürece velayet anneye verilmektedir. Mahkemece velayet düzenlenirken, çocukların cinsiyetine göre değil, anne ve babadan hangisinin yanında daha iyi bakılacağı, eğitim göreceği vb. kriterlere göre karar verilmektedir. Ayrıca çocuk kendini ifade edebilecek yaşta ise, hakim onun da düşüncesini soracak ve kendini ifade edebilen çocuğunuzun velayeti, mümkün olduğunca isteği doğrultusunda ve kendi yararına göre anne ya da babaya verilecektir.
- Elime boşanma kâğıdı geldi ne yapmalıyım?
Öncelikle sakin olunmalıdır. Burada önemli ve yapılması gereken üç konu var.
- Öncelikle boşanma dilekçesine cevap vermeniz gerekmektedir. Burada eşiniz sizden boşanmak için iddia ettiği konunun gerçek olup olmadığını belirlemelisiniz. Siz eşinizden boşanmak istiyor musunuz? Boşanma sırasında eşinizden tazminat, nafaka, velayet veya malların belirli bir kısmını istiyor musunuz? Bu konuları cevap dilekçenizde belirtmeniz gerekmektedir.
- Bir diğer husus ise; boşanma davasında delilleri, tanıkları, şahitleri belirtmeniz gerekmektedir. Burada tanık veya şahitlerin ad/soyad, adres, telefonlarını bir liste yaparak mahkemeye sunmanız çok önemlidir.
- Bu işlemlerin hepsini dilekçe elinize ulaşmasından sonraki iki hafta içerisinde yapılması gerekmektedir. Yani dilekçenizi hazırlayarak mahkemeye sunmalısınız. Şayet bu noktada dilekçe vermeyi unuttunuz o zaman? Mahkemece boşanma davasının reddini istemiş sayılırsınız. Herhangi bir tanık / şahit dinletemezsiniz. Bu nokta çok önemlidir. Çünkü bu noktada ciddi anlamda hak kayıpları yaşayabilirsiniz. Buraya oldukça dikkat edin
- Zina Nedeniyle Boşanma Davası
Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin bu aldatmayı öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden eşin de dava hakkı yoktur.
- Terk Nedeniyle Boşanma Davası
Sadece terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, terk tarihinden itibaren dört ay geçtikten sonra mahkemeye başvurarak eşinize ortak konuta dönmesi yönünde ihtar yapılması ve bu ihtara rağmen eşinizin eve dönmemesi gerekir. Bu durumda ihtardan iki ay geçtikten sonra terk nedenine dayalı boşanma davası açabilirsiniz.
- Eşinizin sizi aldattığından şüpheleniyorsunuz. Savcılığa başvursanız telefonları dinlenir mi? Telefon mesajlarında ne yazdığı araştırılır mı?
Telefonla iletişimin dinlenmesi ve mesaj içeriklerinin tespiti ancak belirli suçlara ilişkin yapılan soruşturmalarda ve hakim kararı ile mümkündür. Diğer durumlarda telefon görüşmeleri ve mesaj içerikleri kaydedilemez.
- Eşiniz evden gitmenizi istiyor. Sizi gitmeye zorlamak için hem hakaret ediyor hem de eve hiçbir şey almıyor, hiçbir masrafı karşılamıyor. Ne yapabilirsiniz?
Aile Mahkemesi’ne başvurarak ortak konutun sizin kullanımınıza tahsis edilmesini, eşiniz için uzaklaştırma kararı verilmesini ve tedbir nafakasına hükmedilmesini isteyebilirsiniz.
- Boşanma davası sırasında eşlerden biri ölürse davaya nasıl devam edilir?
Boşanma ve ayrılık davası kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan kural olarak bizzat kullanılmalıdır. Ancak bazı şartlarla ölen eşin mirasçıları bu davaya devam edebilir. Öncelikle eşlerden biri ölmüş olmalı ve boşanma davası sürdürülebilir nitelikte olmalıdır. Yani ölen eşin kusurunun ispatlanma olanağı bulunmalıdır. Ayrıca hükmün boşanma bölümü kesinleşmemiş olmalı, ölümden sonra hâkim ölen eşin mirasçılarını belirlemiş olmalıdır. Hâkimin belirlediği bu mirasçılar da davaya devam ediyor olmalıdır.
- Boşanma davası açmak için Avukat tayin etmek zorunlu mudur?
Taraf ve dava ehliyetine sahip eşler bizzat dava haklarını kullanabilecekleri gibi kendilerini vekil aracılığıyla da temsil ettirebilirler. Yani boşanma davasının görülmesi için avukat zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak boşanma velayet, nafaka, tazminat gibi önemli maddi sonuçlar doğuran bir dava olduğundan hak ihlallerinin önlenmesi adına avukat yardımı alınmasında fayda vardır.
- Yabancı mahkemelerde verilen boşanma kararı Türkiye’de geçerli midir?
Yabancı bir ülkede alınan boşanma kararın Türkiye’de kesin hüküm gücünün bulunması tanıma davası, icra olunması içinse tenfiz davası açılması gerekir. Bu iki dava tanıma tenfiz olarak aynı anda davalının ikametgâhı aile mahkemesine açılmaktadır. Davalının İkametgâhı yoksa sakini olduğu yerin mahkemesinde, bu da yoksa Ankara, İstanbul, İzmir Mahkemelerinde dava açılabilir. Eşler yabancı ülkede evlendikten sonra Türkiye’de tanıma tenfiz davası açmazsa, Türkiye’de hala evli gözükür ve yeniden evlenmek istediklerinde mevcut evlilik evlenme engeline takılacaklar ve yeniden evlenemeyeceklerdir.
- Zinada hak düşürücü süre ve af ne ifade etmektedir?
Zina sebebiyle boşanma davasında dava hakkı olan kadın veya koca, zinayı öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkını kaybeder. Hâkim tarafından hak düşürücü süreler resen dikkate alınır. Bu süre devam eden zinada son ilişkiden itibaren başlar. Dava hakkı hak düşürücü süre dışında af ile de düşer. Af sözlü-yazılı-örtülü-zimmî yapılabilir. Affın gerçek iradeyle yapılması gerekir.
- Zina nasıl ispat edilir?
Her türlü delille iptal edilebilir. İspat yükü davacıdadır. İspat araçları; kocasından gebe imkânı bulunmayan kadının gebe kalması, zührevi hastalıklara yakalanması, zinayı kanıtlayıcı fotoğraflar, düğün yapmak, mektup-ses kaydı-telefon kaydı vb iletişime ilişkin belge ve kayıtlar, tanık beyanları, otel kayıtları ispat aracı olarak kullanılabilir. Ancak ikrar ve yemin boşanmada delil olarak kullanılamaz.
- Zina nedeniyle boşanma şartları nelerdir?
Zina olayının kanıtlanmasının varlığı durumunda kadın veya erkek kusursuz eşin açmış olduğu davada olayın evlilik birliğine etkisine bakılmaksızın boşanma kararı verilmektedir. Zina aynı zamanda mutlak boşanma nedeni olup, evlilik birliğine yapılan en büyük sadakatsizlik ve hakaret olarak kabul edilmektedir. Zina evli bir şahsın eşinden başkasıyla cinsi ilişkide bulunması olarak tanımlanır. Dolayısıyla öncelikle hukuken geçerli bir evlilik bulunmalıdır. Ayrılık kararı bulunsa da uygulanır. İkinci olarak eşinden başka karşı cinsten biriyle cinsel ilişki kurulmalıdır. Zina için bir seferlik bir ilişki yeterlidir. Son olarak zina eylemi bilerek gerçekleştirilmeli yani taraf kusurlu olmalıdır.
- Özel boşanma sebepleri nelerdir?
Özel boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu’nda beş maddede düzenlenmiştir. Buna göre; zina, hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı muamele, suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı özel boşanma sebepleridir. Kanun koyucu önceden belirlediği bir olayı boşanma nedeni olarak kabul etmektedir.
- Genel Boşanma nedenleri nelerdir?
Özel boşanma nedenleri belli bir olguyu gösterir ve boşanma için yeterlidir. Bunun yanında kanun koyucu ayrıntıları kanunda gösterilmeyen birçok durumdan dolayı da boşanma kararı verebilme olanağı vermiştir. Buna göre evlilik birliğinin temelinden sarsılması, anlaşmalı boşanma ve eylemli terk nedeniyle boşanma genel boşanma sebeplerindendir.
- Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ne demektir?
Evlilik birliğinin temelden sarsılması ve ortak hayatın çekilmez hale gelmesi genel boşanma nedenlerinden biridir. Evlilik birliğini hangi olayların temelden sarsacağını önceden tek tek saymak mümkün değildir. Her somut olayda taraflarca gerçekleştirilen fiillerle birlikte evliliğin temelinden sarsıldığına karar verilebilir. Ancak evliliğin temelinden sarsılması boşanma kararı vermek için yeterli değildir, ayrıca çekilmezlik koşulunun sağlanması gerekir. Çekilmezlik koşulunun gerçekleşebilmesi için o eylemin davacıda evlilik ruhunu söndürmüş ve onu evlilikten nefret eder hale getirmiş olması gereklidir.
- Anlaşmalı boşanma protokolü nasıl hazırlanmalıdır?
Taraflar hazırladıkları anlaşmalı boşanma protokolünde her hususta anlaşma sağlamalıdır. Hâkimin anlaşmalı boşanma kararı verebilmesi için maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası konularında taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Taraflar çocukların durumlarının (velayet) da ne olacağını hâkime açıklamak zorundadır. Kişisel ilişki ve iştirak nafakası konusunda da hâkimin onayı aranır. Anlaşmalı boşanmada sadece ‘boşanma sonucunda’ anlaşılıp mali sonuçları ayrı dava konusu yapmak mümkün değildir. Dolayısıyla tüm hususları kapsayan detaylı ve özenli bir protokol hazırlanmalıdır. Anlaşma gerçekleşmez ya da bozulursa dava çekişmeli boşanma davasına dönüşür.
- Anlaşmalı boşanma davası açan eşler daha sonra anlaşmayı bozabilir mi?
Anlaşmalı boşanma davasında hâkim huzurunda gerçekleşen anlaşmayı bozma dava harcını yatıran eş tarafından hüküm kesinleşmeden mümkündür. Dava harcını yatıran eş açısından hâkim huzurunda açıkladığı iradesinin bağlayıcılığı yoktur. Yargıtay’a göre dava harcını yatırmayan diğer eş ise protokol ile bağlıdır. Bu durum eşler arası silahların eşitliği ilkesine aykırı olması nedeniyle eleştirilmektedir.
- Boşanma davası açıldığında hâkim eşlerin barınmasına ilişkin geçici tedbirlere karar verebilir mi?
Hâkim talep olmasa dahi boşanma davası açılınca davanın devamı süresince eşlerin barınmasına ilişkin önlemleri kendiliğinden alır. Barınma konusunda bizzat tarafları dinler. Ortak konutta kimin oturduğunu, oturmayan eşin nerede kaldığını, çocukların kimin yanında kaldığını, hangi okula gittiğini araştırarak tespit ettirir. Ortak konutun mülkiyetinin kime ait olduğunun barınmaya ilişkin kararın verilmesinde bir önemi yoktur.
- Boşanma davası sırasında eşlerden birine geçinmesi amacıyla nafaka tayin edilebilir mi?
Boşanma davası açılınca hâkim davanın devamı süresince geçerli olmak üzere kendiliğinden geçici tedbir nafakasına hükmedebilir. Tutukluluk, hükümlülük, askerlik ve özellikle işsizlik tedbir nafakası verilmesine engel değildir. İşsiz eşin başka bir geliri veya paraya çevrilebilecek malı veya serveti varsa tedbir nafakası vermekle yükümlü tutulabilir. Ekonomik güçleri birbirine yakın olan eşlerin geçici tedbir nafakası verme zorunluluğu yoktur. Ayrıca tedbir nafakasına hükmedilirken tarafların kusuru ölçü olarak alınmaz. (Ancak Yargıtay’ın aksi yönde kararları da bulunmaktadır.) Ancak başkası ile yaşayan eşe tedbir nafakasının verilemeyeceği kabul edilmiştir.
- Geçici tedbir nafakasının miktarına nasıl karar verilir?
Öncelikle tarafların nafaka konusunda bir kabulleri olup olmadığı gözetilmelidir. Miktarın belirlenmesinde şüphesiz tarafların ekonomik ve sosyal durumları belirleyici olacaktır. Tarafların gelir durumları dikkate alınır. Eşin gelirinin az olması tedbir nafakası verilmesine engel değildir. Ancak düzenli ve yeterli geliri bulunmadığı anlaşılan eş geçici tedbir nafakası vermek zorunda değildir. Tarafların durumlarının değişmesi halinde hâkim geçici nafaka miktarının yeniden belirlenmesine veya kaldırılmasına karar verebilir. Nafakanın toptan veya irat biçiminde ödenmesine hükmedebilir. Nafaka Türk Lirası olmalıdır.
- Davanın devamı sırasında çocuklara ilişkin geçici tedbir kararı alınabilir mi?
Hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle çocukların bakım ve korunmasına ilişkin önlemleri kendiliğinden alır. Çocuklara karşı alınacak önlemler; çocuğun bir tarafın himayesine bırakılması, geçici kişisel ilişki kurulması, geçici tedbir nafakası verilmesi, çocuğun mallarına geçici önlem alınması ve çocuk kaçırma konusunda alınacak önlemlerdir. Çocuğa verilecek geçici tedbir nafakasına öğretide iştirak nafakası da denmektedir.
- Çocuğa verilecek iştirak nafakası hangi esaslara göre belirlenir?
Çocuğa verilecek nafaka miktarı belirlenirken çocuğun ihtiyaçları, gelirleri, tarafların ödemeyi kabul ettiği miktar, tarafların hayat koşulları ve ödeme güçleri göz önünde bulundurulur. Herhangi bir işi ve geliri olmayan davacı veya davalı yanında bulunan küçük yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekir. Çocuğa iştirak nafakası tayin edilirken çocuk ile taraf arasında soy bağı ilişkisinin bulunup bulunmadığı da dikkate alınmaktadır.
- Kadın boşandıktan sonra eski kocasının soyadını kullanmaya devam edebilir mi?
Kural olarak boşanan kadın evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati varsa ve bu soyadını kullanmasının kocasına bir zarar vermeyeceğini kanıtlıyorsa, aile mahkemesi hâkiminden kocasının soyadını taşımasını isteyebilir. Davacı kadın bu isteğini usulüne uygun olarak açacağı bir dava ile hayata geçirebilir. Kadının bunda menfaati olup olmadığını ve kocanın zararına olup olmayacağını hâkim takdir eder. Bu dava erkek eşe yöneltilmelidir ve erkek eşin bu durumu onaylaması gerekir. Koca koşulların değişmesi durumunda soyadının kullanılmasına ilişkin verilmiş olan iznin kaldırılmasını aile mahkemesine açacağı dava ile talep edebilir.
- Çocuğun velayetinin hangi tarafta kalacağına nasıl karar verilir?
Velayet çocuğun güvenliğine ilişkindir. Dolayısıyla göz önünde tutulacak tek esas çocuğun üstün yararıdır. Velayetin kimde kalacağı belirlenirken, çocuğun bedeni, fikri, ahlaki ve sosyal yönden gelişmesi dikkate alınmalıdır. Hakim olanak buldukça ana babayı dinlemelidir. Yeterli idrak gücüne sahipse çocuk da dinlenmeli ve görüşü alınmalıdır. Çocuğun çıkarlarına uygun isteklerine öncelik verilmelidir. Çocuk vesayet altındaysa vasinin ve vesayet makamının izni alınır. Velayet ancak ana veya babadan birine verilebilir ve askıda bırakılamaz.
- Çocuğun velayeti kendisine bırakılmış tarafın yeniden evlenmesi velayetin değiştirilmesini gerektirir mi?
Boşanmış ana ya da babanın yeniden evlenmesi hem velayetin değiştirilmesi hem de velayetin kaldırılması nedeni olarak öngörülmüştür. Ancak tek başına velayetin kaldırılması olgusu velayetin değiştirilmesini gerektirmez. Yeniden evlenen eş velayet görevini ihmal ederse velayetin değiştirilmesine karar verilmelidir. Eş velayet görevini ihmal etmese de, yeni aile düzeninde çocuğun beden, ruh ve ahlak gelişimi için uygun olmayan koşullar varsa hâkim yine de velayetin değiştirilmesine karar vermelidir. Yeniden evlenme dışında, başka yere gitme sebebiyle, ölüm sebebiyle, hapsedilme sebebiyle, bitkisel hayata girme sebebiyle, rehabilitasyon merkezine yatırılma sebebiyle gibi durumlarda velayetin değiştirilmesi talep edilebilir
- Velayetin kaldırılmasına hangi durumlarda karar verilebilir?
Anne ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini yerine getirememesi ve anne ve babanın çocuğa yeterli ilgili göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması halinde velayet hakkının kaldırılmasına karar verilebilir.
- Velayet kendisine verilmeyen taraf, diğer eşin kendisine mahkemece kabul edilen görüşme günlerinde müşterek küçüğü göstermemesi halinde hangi hukuki yollara başvurabilir?
İcra takibi başlatıp sosyal hizmet memuru eşliğinde çocuk teslim kurumuna başvurulabilir. Aynı zamanda İİK madde 344 uyarınca icra ceza mahkemesinde açılacak dava ile görüşme günlerinde müşterek çocuğu göstermeyen tarafa hapis cezası verilecektir.
- İştirak nafakası nedir?
Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra çocuk için verilen nafakaya iştirak nafakası denir. Kanun koyucu iştirak nafakası ile çocuğun bakım ve eğitim giderlerinden söz etmektedir. Bu bakım giderlerinin içine yiyecek, giyecek- barınma, sağlık, dinlenme, ulaşım, harçlık giderleri girmektedir.
- İştirak nafakası sonradan arttırılabilir mi?
Aile mahkemesi hakimi çocuklara ilişkin önlemleri kapsayan boşanma hükmünün çocuklarla ilgili kısmını değişen şartlara uydurabileceğinden ancak koşulları varsa iştirak nafakasını arttırabilir. İştirak nafakasının arttırılmasında nafakanın belirlenmesinde etkili olan ana baba ve çocukların özelliklerine ilişkin ilkeler aynen geçerlidir. Daha önce açılan iştirak nafakası arttım davasının kesinleşmemiş olması yeni bir iştirak nafakası artırım davası açmaya engel değildir.